Aşk Mezatı



Hayatın zor olduğu şu günlerde belki de en son dert ettiğimiz şey aşk. Ama serde yalnızlık var. Kimine armağandır yalnızlık kimine ceza. Herkes bir gün yalnız kalmaktan korkardı bir zamanlar. Şimdi bir tercih olduğunu iddia ediyoruz. Yalnızlığın konforuna methiyeler düzen biri olarak aşkı da düşünüyorum zaman zaman. Ama gerçek aşkı. Evet evet peri masalı değil o gerçekten var. Biz bütün bir çoğunluk ıskaladık diye yok olacak hali yok. Hem ne aşklara tanıklık etti bu dünya. Hepsi mi yalandı ? Sanmıyorum.
Biz niye ıskaladık peki ? Devir değişti diyorlar. Evet devir değişti. İnsan için hayat kolaylaşsın diye her bir şey icat edildi. Ama insanoğlu değişen devirde yolunu kaybetti. Tüm suçu kendisine pek düşkün olduğum sosyal medyaya atmak istemiyorum ama açıkçası sosyal medya bir ilgi açlığı doğurdu ve bu canavar hepimizi yuttu.
Kolay ulaşılabilir olmak insanın dengesini bozdu. Ülkede 15 dakikalığına meşhur olmamış kaç insan kaldı ki? Acaba şöhreti mi kaldıramadık ?
Yetmedi karşımızdaki insan kendini en ince ayrıntısına kadar paylaşır oldu. Yoksa Mardin’de yaşayan bir kadının gözünün üstünde kaşı olduğundan hemen o an istanbul’da helada oturan bir adamın nereden haberi olacaktı. İnsan kusurları olan bir yaratıktır. Hatasız kul olmaz demişler. İmla hatası yapıyor diye ayrılan insanlar türedi çevremizde. Bundan gurur duydular. Birbirlerinin gözlerine bir kez bakmadılar ama “ –de’yi –da’yı ayıramıyor adam/kadın abi” Herkes birbirinden en ufak bir yanlışta nefret eder hale geldi. 
 Aşkın böyle mühim konular karşısında nasıl şansı olabilir ki. O da sağ olsun sizin ızdırabınızı seveyim diyerek terk etti bizi. Hakkıdır “ Bir bedeli vardır elbet cennetini çaldırmanın”

Sevgililik bir müessese oldu karneye bağlandı davranışlar. Herkes alacaklıydı artık. Yeni hayatın kurallarına uymayacaksan siktir olup gideceksin bu diyardan.  2 sene askerlik yapıp o 2 sene boyunca ailesinden bir kez bile haber almayan karısına her gün şiir yazan ve eve döndüğünde karısının öldüğünü öğrenen dedem geliyor böyle zamanlarda aklıma. Eşinden 2 sene haber almadan yaşamak nasıl imkansız geliyor di mi insana ? Sabah günaydın mesajı atmayınca 3 gün küstüğün bir sevgilin kesin olmuştur sevgili okur.
Bedensel her aktiviteyi bir şekilde cinselliğe bağlayan sanal karakterlere dönüştük. Sanal aşklar sanal flörtler. Youtube yorumlarında tanışıp evlenen çiftler oldu. Birbirlerinin pplerine vurulmuşlar.
Şimdi de sanki bütün bu haltları yiyen biz değilmişiz gibi yalnızlıktan şikayet ediyoruz. Aşkı bulamama
ktan dem vuruyoruz. Yalnızlığın da bizi terk etmesi an meselesi. Manasız bi boşlukta savrulup duracağız. Karpuz seçer gibi insan seçmenin bedeli bu mu olmalı ? Evet bu olmalı.
İnsan kişiliğini geliştirmeden sosyal medya profilini geliştirmeye adadı kendini. Eleştirdiğimiz her şeyin bir parçasıyız. Hiç kimse bu halkanın dışında değil. İstisnaların kaidelerini alıp gitmelerini rica edeceğim çünkü bir boka derman değil bu durum.
Yılmaz Odabaşı’nın şiiri gibiyiz “ Aşk bize küstü “
“ Kaldık kırık bardaklar gibi, içilmiş sular gibi”

Yorumlar

Popular Posts

Nobahari

Ben, Kirke

Ahlat Ağacı