Kayıtlar

Mayıs, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mezar Arasında Harman Olur Mu

Resim
                               Bir adam geldi kapıya, elinde karpuzla. "Burası Ali Haydar amcanın evi mi ?" dedi. "Evet" dedim. Kapıdaki divana çöktü oturdu. "Tanıyamadım." dedim "Sen beni tanımazsın" dedi.  "Dedem içeride birazdan gelir." dedim. Öyle sustuk oturduk. Sıkıntılı bir sessizlik oldu. "Ben" dedi "Seneler evvel bu köye bir cenazeye birilerini getirmiştim arabamla. Cenaze dağıldı, herkes köydeki yakınlarına gitti. Ben buralı değilim. Mezarlıkta öyle kaldım. Kimseyi de tanımıyorum. Dolanıyorum buralarda. Şu bahçenin köşesinden "Kardeş buyur gel çay iç" diye biri çağırdı. Geldim oturdum. Çayımı içtim, yemeğimi yedim. Oturdum akşama kadar.  Geçen gün "Haydar amcanın torunu ölmüş" dediler. Çok üzüldüm. Başınız sağ olsun bacı." dedi. Sonra dedem geldi, sarıldılar. Dedem ağladı, ben gittim çay koydum. Böyle zamanlarda ben hep çay koyarım veya yemek hazırlarım çünkü öyle vakitlerde dayanmaya gü

Bizim "Şahsiyetimiz"

Resim
Unutmak mucize midir lanet midir ? Şahsiyet'in izleyiciye sürekli sordurduğu bir soru. Agah Beyoğlu'nun yaptıklarına bakılırsa içine düştüğümüz en kötü durumu bile kullanmayı bilirsek fırsata çevirebiliriz. Unutmak mucizemiz olabilir. Peki ya unutulmak? İnsanın en korktuğu şey değil midir unutulmak ? Bütün bu enerjimiz bitmek bilmeyen çırpınışlarımız dünya üzerinde biraz olsun hatırlanmak, iz bırakmak için değilse nedir ? Hadi boşverin dünyayı, uzun zaman sonra karşılaştığınız ve o kadar da samimi olmadığınız birinin sizi hatırlamamış olması bile incitici gelir.  Unutulmak bizim en büyük korkumuzdur. Unutanlar, unutulanlar... İşte dizi bu tema üzerinden kendini öyle güzel gerçekleştiriyor ki hayran kalıyor insan. Dozunda göndermeler, dozunda mizah, beklentileri karşılayan bir yapım. Onur Saylak'tan bu performansı beklemiyor olmak benim ayıbım olsun. Her karesi bir fotoğraf olan bu dizi hem ruhumuza hem gözümüze hitap ediyor.  Nevra ve Agah Biri unutmaya başlarken diğeri hat