Merhamet Yorgunluğu





Bir makalede okumuştum. Onkoloji servisindeki hemşireler kanser tedavisi gören hastaların ve yakınlarının tedavi süreçlerine ve acılarına çok fazla tanık oldukları için Merhamet Yorgunluğu yaşıyorlarmış.
Okuyunca üzerine biraz düşündüm, merhametten yorgun düşebilir mi insan diye.

Fazla empati kurmaktan ileri geliyor büyük ihtimalle. Ve yalnızca insan olanın başına gelebiliyor en doğru tabirle.
Kişisel ve toplumsal o kadar fazla acıya maruz kaldık ki son yıllarda bence büyük bir çoğunluğumuz Merhamet Yorgunluğu yaşıyoruz.
Yüreğinde merhamet taşıyanlar elbette. Yoksa bunca acı bunca badire kendi kendine olmadı. Kara yürekli çok fazla insana maruz kaldık. Kanser gibi sardılar etrafımızı.
Ama artık yorgunuz. Yorgunum.
Merhametten de zerre kalmadı içimde. En ufak problemleri bile dinlerken beynim kendini otomatik pilota alıyor. Duymuyorum.
Çevremde üzülen birine destek olamıyorum. Elimden gelmiyor. Onlarda benim kadar yorgunmuş gibi hissediyorum.
" Dokunma.
Uzak dur.
Rahat bırak. "
Son dönem insanlarla yaşadığım anlaşmazlıkların temelinde de bu var. Yorgun olduğumu kimseye anlatamadım. Ya çok üstüme geldiler ya da yapayalnız bıraktılar.
O kadar yorgundum ki kimseye oturup anlatmadım bile. Kesip attım.
Yorgunluğumun kurbanı bir sürü dost(!) kaldı arkada.

Her şeyin fazlası zarar derler. Doğrudur. İnsan yeri gelir merhametten bile yorgun düşer.

Yorumlar

Popular Posts

Nobahari

Ben, Kirke

Ahlat Ağacı