KORKAK



Bazen yere çöker uzun uzun yer karolarına bakarım. İnsanlar bunalınca genelde tavana bakar. Tavanlar çoğunlukla düz ve boştur.  Ben içimdeki boşluktan daha büyük bir boşlukla tanışmadım henüz ondan sebeptir ki hayatın anlamını sorgularken tavana değil içime bakarım. 

Yer karoları, fayanslar, eski ahşap kaplamalar, halılar, kilimler... Oturur uzun uzun bakarsanız bir şekle bürünür.  Bazen bir kız görürsünüz bazen bir geyik.  Siz nasıl görmek isterseniz o an o anlamsızlık ve karmaşa ona dönüşür. 

Tıpkı kavrayamadığımız konuları kendi istediğimiz, anlayabileceğimiz şeylere dönüştürdüğümüz gibi. 

Gerçek tektir. Ama insan acı gelen gerçekleri daha yumuşak şeylerle takas eder. İnsanın belki de en büyük defosu kendi kendini kandırabilmesi. Başkasına aldanmak kolaydır. Senden gizlenen şeyi karşındaki hata yapmadığı sürece göremezsin bilemezsin. Kendinde de hata bulursun ama başkası tarafından kandırıldığında sen kurbansındır ve hiç bir duyguya sığınamazsan buna sığınırsın. 

Kendini kandırmak ise başlı başına bir meziyettir. Gerçekten vazgeçip kendini inandırdığın şeye sahip çıkmak zorunda bırakır seni. Hele vicdan sahibi bir insan için kendiyle savaşmak durumunda bırakır. Ama insan daima konforlu olanı seçecektir. Kendini koruduğunu düşünerek yapacaktır bunu.

İnsanların neden gerçeklerle arası bu kadar kötü ? Neden gerçek, yalın ve doğru olan insana ızdırap veriyor ? Biz hakikati kendimize ne zamandan beri yük olarak görür olduk ?

Sorular, sorular, sorular...

Çökün yer karolarına bakalım.

Yorumlar

Popular Posts

Nobahari

Ben, Kirke

Ahlat Ağacı