Hasretinden prangalar eskittik Eurovision




Bahar geldiğinde içimiz iki şeyden kıpır kıpır olurdu eskiden. Birincisi güneşin gönül tellerini gevşetmesinden dolayı hamama gidip kurnaya düğüne gidip zurnaya aşık olmamızdan ötürü. İkincisi Mayıs ayında düzenlenen Eurovision'dan ötürü.
Ben EYT'liyim yani Eurovision'da yaşa takılanlardanım. Büyüklerimiz " Halley " "Aman petrol canım petrol " " opera " gibi şarkılarla aslında Eurovision izlememiş çektikleri çilelerle hacca gitmiş kadar olmuşlar. Onlara saygım sonsuz.
Benim bu şanlı olaya ait ilk anım tabii ki Şebnem Paker ve o duru sesi. " Dinle " şarkısı ile kendini dinletmiş hatta Türkiye tarihinde ilk kez bu kadar yüksek puan alıp 3. olmuştu.
O zamanki sevinci ülkenin kendinden geçişini unutamıyorum. O zaman internet bu kadar yaygın değildi sosyal medya ortamları henüz icat olmamıştı. Ben 8 yaşındaydım. Uğur annemin karnındaydı :)
Sonraki senelerde daha bir ilgiyle izlendi Eurovision. Biz böyle ülkecek tek yürek olmuşken canımızı sıkan olaylar da yok değildi. Yarışmaya elemeye girmeden katılan kalantor bazı Avrupa ülkeleri nefretimizi kazanmıştı. Bu gudubet tayfa anca birbirine oy verirdi. Hatta bazen evde iddiaya girer Fransa'nın veya Almanya'nın hangi diğer lordlar kamarası üyesi ülkeye 12 puan vereceğini tahmin etmeye çalışırdık. Yunanistan Kıbrıs'la aşk yaşardı falan.
İçimizden geçen öfkeyi Bülent Özveren Trt diline uygun biçimde ifade ederdi de biraz rahatlardık.
Kamera seyircilere döndüğünde seyirciler arasındaki Türk bayraklıyı bulmak, kulis gösterildiğinde kendi ülkenin yarışmacısını bulmak gibi küçük sevimli heyecanlarımız olurdu.
En gerildiğimiz an sanırım Ankara'ya Meltem Yazgan'a bağlandığımız andı. Ben İstanbul'a bağlanılmadığı için biraz bozulurdum ama başkent Ankara'ydı ve yapacak bişey yoktu.
Ve 2003 senesi Sertab Erener çıkıp " Everyway That I Can" diyerek bizi birinci yaptı. 30 yıl boyunca bir umut izlemiş üçüncü olduktan sonra da pek dişe dokunur bir sonuç alamamış canımız ciğerimiz Azerbaycan dışında kimseden doğru düzgün puan alamamış biz "Yalnız ve Güzel" ülkecik birinci olmuştuk. O gün yaşanan mutluluğu inanın ülkecek bir daha yaşadığımıza inanmıyorum. Neticede 2002 sonrasıydı ve biz başımıza gelenlerin başımıza geleceklerin bir teminatı olduğuna ayılamamıştık.
Sertab Erener bir sene boyunca o iki dansçı kız ve belindeki pelerinli kuşakla dolandı. Anahaber bültenlerinde bile dans etti kızcağız. İngilizce albüm yaptı. Dünyaya açıldı.
Sonraki sene ülkemizde düzenlenen yarışmayı " Zeki Müren'de bizi görecek mi ?" gerginliği ile izledim. Biz Athena ile 4. olduk eh birinciliği tatmışken bizi pek kesmedi.
Sonraki yıllar ülkede rock gruplarının yükselişe geçtiği bir dönemdi hepsi katıldı. Ama biz hep Tarkan'ın katılacağı günü hayal ettik. Katılmayacağını bile bile.
En son Can Bonomo'nun 7. olduğu 2012 senesiyle Eurovision rüyamız sona erdi.
Bu sene de katılmazsak tam 7 senedir Eurovisionsuzuz. Hep beraber sevinip kızdığımız öfkelendiğimiz başka ne kaldı. Son yarışmanın bir Eurovision timeline'ı vardı Twitter'da hatırladıkça gözlerim doluyor.
O seneden sonra bir daha izlemedim. Biz yoksak o da olmamalıydı ama devam etti. Bizim için bir müzik yarışmasından çok daha ötedeydi. Diğer ülkeler için de bence öyleydi ama onlar hep cool davranırlar.
Özleniyorsun örövizyon.
Keşke Tarkan katılsa... Keşke hep beraber izlesek... Keşke hep beraber üzülsek/sevinsek... Keşke...
Gel insafsız gel vicdansız çağırmazdım acil olmasa.

Yorumlar

Popular Posts

Nobahari

Ben, Kirke

Ahlat Ağacı