Anlatmaya...
Anlatmaya hep çocukluktan başlanır ama insan yetişkinken daha sert darbeler alır. Hiç bir çocuk evlat acısı çekmez örneğin. Travmaların sebebi derinlerde aranır ama hassas bünyeleri hafif bir rüzgar bile hasta edebilir.
Ben ne zaman "kırıldım" bilmiyorum. Aslında biliyorum da net bir tarih atmak biraz fazla kesin konuşmaya girer. Kesin konuştun mu yargılarsın. Yargılarsan tahammül ettiklerin ağır gelir.
Kendine dürüstsündür ama kendine acımasız olmak zordur. İkisi aynı şey diyebilirsiniz ama insan merhameti hep karşısındakine mi harcamalı ?
Ne zaman "Ben" dediğimin kesin tarihini net bir şekilde verebilirim çünkü o gün kendimin elinden tutup kalk dedim. Kalk. Yeter artık süründüğün...
Başaramadın mı ? Olsun. Kendini kendi önyargılarının ışığında sorguladın, yargıladın, idam ettin.
Bitti mi ?
Bitti.
İnsan dediğin çelişkili bir yaratıktır.
Sen hep aynı noktadan aynı doğru düşüncelerle bakmaya çalıştıkça, sen hep doğru olmaya çalıştıkça aslında yanlışlarında boğuldun. Geliştin mi ? Hayır. İnsan çelişmeden gelişemiyordu da. Sonunda anladın.
İşte kendimi kendi huzurumda astıktan bir müddet sonra budanmış ortanca çeliklerinin çirkinliği gibi dururken kalktım,oturdum.
Hep yetişememenin yükünü sırtımdan kenara koydum. Zaten parkuruna bile giremediğin bir yarışın yorgunluğunda neden cebelleştin ki.
Seni o parkura sokmazlar.
O zaman yeni bir yol çizeceksin. Merakın senin kamçın olacak. Kendine en uzak gördüğün dünyalar sana yeni bir şey öğretecek. Birikeceksin.
Zamanı gelince diye beklettiğin her şeyin zamanı geçti. Zamanla beraber akmayı öğrenmelisin şimdi. Zaman senin değirmenin onunla öğütmelisin kendini.
İnsan en çok kendine anlatır. İnsan en çok kendini dinler.
Anlatmaya hep çocukluktan başlanır. Sen anlatmaya en çok kırıldığın yerden başla.
Ben ne zaman "kırıldım" bilmiyorum. Aslında biliyorum da net bir tarih atmak biraz fazla kesin konuşmaya girer. Kesin konuştun mu yargılarsın. Yargılarsan tahammül ettiklerin ağır gelir.
Kendine dürüstsündür ama kendine acımasız olmak zordur. İkisi aynı şey diyebilirsiniz ama insan merhameti hep karşısındakine mi harcamalı ?
Ne zaman "Ben" dediğimin kesin tarihini net bir şekilde verebilirim çünkü o gün kendimin elinden tutup kalk dedim. Kalk. Yeter artık süründüğün...
Başaramadın mı ? Olsun. Kendini kendi önyargılarının ışığında sorguladın, yargıladın, idam ettin.
Bitti mi ?
Bitti.
İnsan dediğin çelişkili bir yaratıktır.
Sen hep aynı noktadan aynı doğru düşüncelerle bakmaya çalıştıkça, sen hep doğru olmaya çalıştıkça aslında yanlışlarında boğuldun. Geliştin mi ? Hayır. İnsan çelişmeden gelişemiyordu da. Sonunda anladın.
İşte kendimi kendi huzurumda astıktan bir müddet sonra budanmış ortanca çeliklerinin çirkinliği gibi dururken kalktım,oturdum.
Hep yetişememenin yükünü sırtımdan kenara koydum. Zaten parkuruna bile giremediğin bir yarışın yorgunluğunda neden cebelleştin ki.
Seni o parkura sokmazlar.
O zaman yeni bir yol çizeceksin. Merakın senin kamçın olacak. Kendine en uzak gördüğün dünyalar sana yeni bir şey öğretecek. Birikeceksin.
Zamanı gelince diye beklettiğin her şeyin zamanı geçti. Zamanla beraber akmayı öğrenmelisin şimdi. Zaman senin değirmenin onunla öğütmelisin kendini.
İnsan en çok kendine anlatır. İnsan en çok kendini dinler.
Anlatmaya hep çocukluktan başlanır. Sen anlatmaya en çok kırıldığın yerden başla.
Anlamak olmazsa, anlatmak evrelerinin önemi olur mu?
YanıtlaSilBir rüzgâr gerek bize.