Köy Günlüğü -2
İnsan her şeye çok çabuk alışıyor. En büyük acılar bile zamana yenik düşüyor. Distopik bir öyküde okusak başımıza gelecekleri ben eminim alengirli bi küfür savururduk. Ama marketten aldığımız her şeyi çamaşır suyu ile silmeye bile alıştık biz. Maskeler altındaki nefessizliğe. İstanbul’un en son 1900’lü yılların başında tanık olunan boş sokaklarına. Hemen uyum sağlama aşamasına geçtik. Ama aç ama tok. Bizi hayatta tutan belki de budur. * Köye uyum sağlamak o kadar zor olmadı tabi. Bir kere Allah’ın dağında o kadar az insanla kalınca maske çıktı hayatımızdan. Oksijen çarpmasıyla tanıştık. Öyle ki sabah beşte dinç uyanıp akşam dokuz buçuk gibi yataklara koşuyorduk. Yeni biri gelince doğru karantinaya yollanıyordu. 14 gün boyunca yok sayıldıktan sonra virüssüz oldukları anlaşınca onlar da bu özgürlüğün tadını yaşadılar. Köyümüzde ev harici herhangi bir şey bulunmuyor. İhtiyaçlarımız şehre giden minibüs ve